Terör ve Çocuklar


Çocukluğumda hatırlıyorum. 1976-1980 yılları arasında bir de Denizli nin Kuşpınar mahallesinde otururken, inşaatlarda çalışmak üzere gelen kürt aileler vardı. Çocukları hiç türkçe bilmezdi. Ben ilkokul çağında bir egeli türk, o doğudan gelmiş okula gitmeyen ve inşaatta çalışan kürt. O çocuk kürtçe konuşur, ben türkçe, bir şekilde anlaşır ve birlikte oynardık. O zamanlar kürt-türk, alevi-sünni ayrımı konuşulmazdı, hatta bilinmezdi.
1980 öncesi, ilkokul çağında karanlık ve korku dolu yılları. Abilerimizin birbiri ile kavgalarına hiç anlam veremezdik. Halbuki hepsi bir arada yaşayan, anaları babaları bir arada oturup kalkan insanlardı. Kardeşin biri marşlar dinler bıyık bırakırdı, diğeri sakal bırakır duvarlara slogan yazardı. Ortaokullarda, liselerde taraf olmayan dayağı yerdi. 79 yıllarına doğru bu abiler birbirlerini dövmeyi bırak, artık öldürmeye başlamışlardı Abilerimizin biri devrimden bahseder, diğeri ise kahrolsun komunistler diyerek, bizi küçük yaşlarda kendilerine taraf olmaya hazırlarlardı.. İlkokul çocuğu olarak bunlara anlam veremedik, diğer yandan bu kavga ve şiddetten çok korktuk. Bunlardan dolayı, ilkokul yılları karanlık ve soğuk anılarla doludur.
Annem anlatırdı. Dedemin çocukluğu Denizli’de rum çocuklarla geçmiş. Hatta rum kızları dedemin kulağını delip küpe bile takmışlar. O zaman dinler ve dilleri farklı olan iki toplum birlikte yaşarlarmış. Bir arada ortak bir kültürü paylaşmışlar. Birbirleri arasında kız alıp vermişler. Düğünlerde ve cenazelerde bir arada sevinmişler, üzülmüşler. Ardından gelen savaş ve mübadele sonucu etle tırnak bu iki toplum birbirlerinden kopartılmış ve plan dahilinde düşman haline getirilmiş.
Bu ve buna benzer olaylarla Anadolu topraklarında tarih boyunca halklar ve kardeşler arasına nifak sokulmuş, ve parçalama ve idare etme amacı ile Anadolu üzerinde binlerce oyunlar tezgahlanmış.
Bugünü anlamak için, yakın geçmişe göz atmak yeterli. Daha gerilere gitmeye hiç gerek yok. Gaye Türk devletini zayıflatmak ve parçalamak. Çanakkale zaferini ve aziz şehitlerimizi andığımız bu günlerde, tekrar milli birlik ve beraberlik şuurunu hatırlayarak bu oyunları anlayıp bozmamız gereken bir sınavdan geçiyoruz.
Bugünün çocukları, televizyonda her gün şehit haberleri ile birlikte, sivil toplum içinde patlayan canlı bombalar sonucunda ölen ve yaralanan yüzlerce insanın görüntüleri ile derin travmalar yaşıyorlar. Onlar için bu günler soğuk ve karanlık anılarla hafızalarında yer edecek. Çocuklar, aileleri ile sokağa ve kalabalığa çıkmaya korktukları bir dönemi yaşıyorlar.
Bu nedenle çocuklarımızın yanında haberleri izlemeyelim ve onların yanında terör olaylarından bahsetmeyelim. Onların körpecik hafızalarına korku yerine sevgi, barış, cesaret ve gururu nakşedelim.
Türk toplumu çok önemli bir sınavdan geçiyor. Biz bunların üstesinden çok kısa süre içinde geleceğimizden hiç şüphem yok.
Vatandaş olarak üzerimize düşen vazife, ekonomi çarkının dönmesi için çalışmaya, üretmeye ve günlük hayatımıza devam etmektir. Ülkemizin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğünü tehdit eden unsurlara karşı dimdik ayakta duralım ve bunu tüm dünyaya gösterelim.
Sevgi ile bütün zorlukların üstesinden geleceğiz.
İsa DAL
20 Mart 2016
Denizli

Beğendiniz mi? O halde paylaşın