Tekstil bitti, Yaşasın Hazır Giyim, Moda/Tasarım ve ARGE


Tekstil bitti bitecek derken sanırım sonunda başaracağız. Ancak bu olumlu bir gelişme olarak nitelendirmemiz gerekiyor. Denizli’ye göre herşey “Tekstil”, örme giyimde tekstil, konfeksiyonda tekstil, dokuma giyimde tekstil. Oysa sektör Hammadde, Tekstil ve Hazır Giyim olarak ayrılmakta. Bu işin hammaddesinde bir ağırlığımız yok zaten. Tekstil dediğimiz alanda da ağırlığımızı artık “Hazır Giyim” e kaydırmaya başlıyoruz sanki. Şu önemli bir gelişme kesinlikle: Denizli artık sadece “Havlu ve Bornoz” un başkenti değil, Hazır Giyimin başkenti olma yolunda ilerliyor.

Ben 1992 yılından beri sektörün içindeyim. Girişimci olarak İstanbul’da başladım, sonra tekstil yaşamıma memleketim olan Denizli’de devam ettim ve 1996 yılında özel bir şirkette, ardından 1998 yılından itibariyle Denizli de kendi şirketimi kurdum ve o gündür bugündür tekstilin inişli çıkışlı rutini içinde mücadele ediyorum. İnişler ve çıkışlar sadece bu sektöre özgü olduğu düşünülmemeli. Bu işin doğası burada, neticede pamuk bazlı tarımsal bir hammadde ile çalışıyorsunuz. Alıcılarda sezona göre, tüketim eğilimine göre hareket ettiklerinden ve buna bir de konjönktürel değişiklikler eklenince, haliyle dalgalanmalara alışmış olmak gerekiyor. 90 lı yıllardaki gibi tabii kolay kazanç kalmadı. Ancak o dönemle bu dönem arasında inanılmaz bir fark var. Satış fiyatları geri geldi, türk lirası aşırı değerli, fakat firmalar halen ayakta ve özellikle şu sıralar kapasitelerinin üzerinde çalışmaktalar. Bunun sebebi ise paradan para değil, akıl ile birlikte verimlilikten para kazanıyor olmamızdan kaynaklanıyor. Denizli’de sektörde çalışan sayısı neredeyse yarı yarıya azaldı, firma sayısıda azaldı, fakat ihracat daha yüksek seviyelerde seyrediyor. Bu göstergeler batan bir sektöre değil, ancak geleceğini sağlamlaştırmış olan bir sektöre delalet olabilir. Pamukkale Üniversitesinin yürüttüğü tekstil envanter çalışmasında gördüğümüz gibi, Denizli artık havlu-bornoz üreticisi değil, ağırlıklı olarak bez ve kumaş üreticisi konumuna gelmiş. Onun dışında bazı havlu-bornoz üreticisi firmalarımızında örme dış giyime yönlendiğini, ve hatta üretimlerinin ağırlığını bu yöne doğru kaydırdıklarını görüyoruz. Boyahaneler büyük bir hızla örme hattı kuruyorlar. Bez/kumaş dokuma ağırlıklı firmalar ise kumaş tasarımlarını, kolleksiyonlarını dünyaca ünlü Paris ve Milano fuarlarında pazarlamaktalar. Bu çalışmalar sonucunda da firmalar yavaş yavaş kendi hazır giyim kolleksiyonlarını oluşturmaya yöneleceklerdir. Diğer taraftan teknik tekstillere ilişkin bir çok firma yatırım planları kurmakta ve ARGE laboratuvar çalışmaları yapmaktadırlar. Bütün bunları alt alta sıralarsak açıkçası tekstile bir ömür biçmek pek mümkün görünmüyor. 2000 li yılların başında dillerden düşmeyen “tekstil bitecek” şarkısı artık demode oldu. Nitekim bu tekstil bizide gömer, bizden sonrakileride….

Beğendiniz mi? O halde paylaşın
, ,