Savaşmak istiyor muyuz?


Savaşmayı kim neden ister ki ? Savaşmak demek, ölüm demek, ölmekte uyumak kadar basit değildir. Saldıran mısınız, yoksa saldırılan mı ? Peki ne için saldırırsınız ? Doğaya göre saldırmak için yaşam alanınız tehdit altında olması gerekir.

Peki savaşları habitatımız tehdit altında olduğu için mi çıkarırız ya da savaşlara dahil oluruz ? Tarih, savaşlar hakkında bize neyi öğretti ve tarih bize neyi gösteriyor ? Savaşlar satranç tablasındaki bir oyun mu gerçekten ? Savaşların nedenlerini ve etiğini yüzeysel anlamda sorgulamakla pek bir yere varmak mümkün değil.

Günümüzün savaşlarının savaş alanları, asıl savaşın aktörlerinin sadece arenası vazifesini görüyor. Bu nedenle yüzeysel sorgulamalarla pek bir yere varmanız mümkün değil. Bugün yaşadığımız global denge savaşlarında ana aktörlerin dışında kalan yardımcı oyuncuların veya figüranların ana tema üzerinde pek bir etkisi olmaz.

Onlardan sadece rollerini tanımlanan şekilde oynamaları tasarlanır. Bugüne dek bol oyunculu ve figüranlı bir çok savaşa tanık olduk ve “iyi adam” her zaman sonuçta kazandı. Gerekçeli savaşların neticesi bu nedenle değişmiyor. Türkiye’nin geçmişte savaş yorumu 1 koyup 3 almak oldu. Olaya bu şekilde bakmak çok itici, ancak sonuç olarak istesekte istemesekte ganimet herbirimizin boğazından geçiyor.

Türkiye’nin kuzey Irak ile olan ticareti 10 milyar USD nin üzerinde. Suriye ve Lübnan bölgesinde tesis edilecek barışında Türkiye ye getirisi orta vadede bir kuzey Irak kadar olması beklenebilir. Doğa maalesef zayıfları avlayıp, güçlü olanların var olabileceği bir denge üzerinde kurulu. Medeni doğa ise her ne kadar buna karşı çıksa da hep yenik düşmüş.

Sonuç olarak en büyük dileğim gelecekte bizim ve ailemizin boğazından geçecek lokmada, bu savaşlar sonucunda akan masum kanların tadı olmaması. Allah bütün masumların yardımcısı olsun.

Sevgilerimle,

Beğendiniz mi? O halde paylaşın