Sanayi 4.0 ve Devletçilik


Çin e bakıyoruz. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi ve önümüzdeki 5 yıl için yaptığı programa göre, ABD yi geçerek muhtemelen dünya ekonomisinin zirvesine oturacak gibi görünüyor. 1990 yıllarına kadar kendi içine kapanık komünist bir rejim ile yönetilen ve içinde milyarın üstünde insanın yaşadığı bir ülke, nasıl oluyor da kapitalist dünyanın liderliğine oynayabiliyor. Çin özellikle son 3 yıl içinde de hızlı bir şekilde, emek yoğun ve ucuz işçiliğe dayanan üretimden çıkıyor. Çin ekonomisinde alışmış olduğumuz iki rakamlı büyümeden, tek rakamlı hanelere doğru düşmesi, büyük oranda bu ülkenin kendi tercihi olduğunu deklarasyonlardan biliyoruz. Önümüzdeki beş yıl içinde Çin’in hedefleri daha da büyük. Çin artık daha yüksek teknoloji, akıl ve bilgiye dayalı, çevreye duyarlı bir üretim yöntemine geçiş yapıyor ve bunu çok planlı şekilde uygulamaya koydu bile. 20 yıldır Çin’e gelip gidenler bilir. Ben son 7 yıldır Çin ile tanıştım ve bu süre içinde 5 kez seyahatim oldu. Değişim o kadar hızlı ki, adeta yanımızdan bir Formula 1 aracının geçişi gibi tanımlayabilirim. Altyapı, insanlar, yaşam tarzında değişim, başka bir dünya ülkesinde, ya da bir toplumda, nadir olarak şahit olunan bir dönüşüm olduğunu düşünüyorum. Kapitalist bir rejimin tam tersine, tek partili, demokratik olmayan bir komünist rejim ile yönetilen bir toplum, bugün ezber bozan, baş döndürücü bir medeniyetin temelini atmış bulunuyor.
Türkiye olarak kendi konumumuzu mutlaka Dünya içinde iyi değerlendirmemiz ve nereden geldiğimizi ve nerede durduğumuzu iyi analiz etmemiz gerekir. Çin in aksine Türkiye demokratik bir rejim ile, sermayenin serbestçe hareket edebildiği kapitalist bir sistemle yönetiliyor. Buna rağmen Türkiye olarak, bizim büyüme hızımız ve gelişimimiz Çin ile çok yakın ilerliyor. Yapısal farklılıklar arasında büyük fark olmasına rağmen dünyanın aksine, bu iki ülke birbirine çok yakın hızla ve paralellikle gelişiyor ve büyüyor.
Burada Türkiye’nin önünde bir çok model var ve ayrıca Türkiye kendi modellerini de geliştirebilir. Dünyada artık Sanayi 4.0 konuşuluyor. Gelişmiş bir çok ülke bu doğrultuda gelişim planlarını yapıyor, hatta tam içinde yer alıyorlar. Bizim farklı bir çok nedenden dolayı 160 milyar bandına sıkışan ihracatımız ve 800 milyar dolar seviyelerinde seyreden gayri safi milli hasılamız ile bir yerlerde takılıp kaldığımızı düşünüyorum. Bunu aşabilmemiz için girişimcimizin önünü açacak öncü altyapı çalışmaları gerekiyor. Devlet, girişimciyi cesaretlendirecek adımlar atmalı. Somut olarak, Devlet sadece okul, hastane, yol, su, elektrik gibi temel vazifelerinin dışında, plan programları içine sanayi yatırımlarına yönelik altyapıların geliştirilmesini dahil etmeleri gerekiyor. Ülkemizde bilginin olduğu yerde sermaye, sermayenin olduğu yerde de cesaret eksik. Bunların artık devlet eli ile daha etkin şekilde destek görmelidir. Mevcut destekler maalesef bizim Sanayi 4.0 ile birlikte bugüne dek Çin ile benzer gelişimi gösteren ekonomimizin büyümesi için yeterli görmüyorum.

Beğendiniz mi? O halde paylaşın