Kanlı Tekstil


Son günlerde tekstil dünyasını meşgul eden gizli bir gündem vardı. Bangladeş’in başkenti Dakka da “Rana Plaza” adındaki bir binada, muhtelif tekstil atölyelerinde 3.500 çalışan bulunuyordu. Bu binanın çökmesinden dolayı, ilk belirlemelerde 300 kişi öldüğü düşünülmüştü. Ancak günler ilerledikçe trajedi daha da büyüyor ve ölü sayısı 1.100 ü aşıyor. Bu fabrikara Wal-Mart, Disney, Benetton, H&M, GAP, Inditex, JC Penneys, Primark ve benzeri dünyaca ünlü bir çok mağaza zincirleri ve markalar üretimlerini yaptırmaktaydı. Bangladeşte tekstil sektöründe yaşanan bu facia maalesef yaşanan faciaların ilki değildi. Bundan önce de 10 larca ve hatta yüzlerce insanın öldüğü yangın faciaların bir kısmı uluslararası basına yansıdı. Bangladeş tekstil sektöründe bulunan binlerce fabrikada yaklaşık olarak 4.000.000 insan çalışıyor ve ortalama aylık kazançları 37 USD, yani 70 TL civarında. Böyle bir gelir ile insanın çalışması, yasal bir köle düzeninden çok farklı değil. Sırtında giyecek ikinci bir kıyafeti olmayan bu insanlar, dünyanın zengin ülkelerini giydirmek için acımasız bir sömürü düzeninin içinde ölümle burun buruna yaşamlarını sürdürmekteler. Bangladeş, çalışma şartlarının en az denetlenebildiği ülkelerden biri. Her ne kadar yasalar var gibi görünse de, yasaları yine belirleyen ve “uygulamama” keyfiyetini gösteren fabrika sahiplerinin bizzat kendileri. İnsanlar işyerlerinde sadece karın tokluğuna değil, güvenli ortamların sağlanmadığı tehlikeli çalışma ortamlarında, yaşamlarının tehdit altında olduğunu bilerek, bu sömürüye boyun eğmekten başka çareleri olmadığını görüyoruz. Haberlerde sadece yanan ve yıkılan binalarda ölen ve yaralanan insanlardan bahsediliyor. Oysa olumsuz çalışma şartlarından kaynaklanan kimyasal zehirlenmeler ve bunun insanların yaşamları üzerinde olan kalıcı etkilerinden hiç bahsedilmiyor. Hatta burada çevresel faktörlerden hiç söz etmeye gerek yok, zira Bangladeş için bunlar bilim kurgununda ötesinde kavramlar.
Bütün bu zulmün sorumlusu, güvenlik ve sağlık şartlarını yerine getirmeyen ve çalışanlarına aylık 37 dolar maaş veren bu fabrikalardan mal satın alan büyük gurupların payı ağırlıkta. Rekabetin etik sınırları son raddeye zorladığı ve emeğin sömürüsü ile zengin ülkelerin görgüsüzce ve umursamazca yaşadığı tüketim çılgınlığı, bu gezegenin adaletsizliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Türkiye de tekstil ithalatında iki yıl önce çıkan koruma yasalarından sonra Bangladeş ten hazır giyim alımı durmuştu. Ancak o güne kadar bu suça bizlerde ortak olmuştuk ve kısmen ortak olmaya devam ediyoruz. Bangladeş ten hazır giyim alınmasının kesinlikle karşısında değilim, ancak alım yapılacak fabrikaların mutlak suretle düzenli denetime giren ve bu denetimden başarıyla geçen, çalışan güvenliğinin ve memnuniyetin ve “Adil Ticaret” in sağlandığı işletmeler olması lazım. Hatta bu tarzda işletmeleri cesaretlendirmek amacıyla alımları teşvik etmek bir insani vazifedir.
Tüketici olarak satın alacağınız her ürünün fiyatından önce etiketine bakarak karar vermek ve bununla da kalmayarak “Adil Ticaret” şartlarının yerine getirildiğinden emin olmamız lazım. Bunları araştırmamak, bizi bu insani sorumluluktan kurtarmaz.
Buradan yaşamlarını yitiren tekstil emekçisi Bangladeşli kardeşlerimize rahmet diliyor ve bölge için adaletin bir an önce tecelli etmesini diliyorum.
Saygılarımla,
İsa Dal
Twitter: @IsaDal_Denizli

Beğendiniz mi? O halde paylaşın