İlk internetle tanışmam 1996 yılında oldu. Ankara üzerinden bir modem marifetiyle çevirmeli ağ ile ilk bağlantımı sağladım. Netscape tarayıcı ile sayfanın açılmasını sabırla bekliyorduk. Muhtemelen Türkiye de ilk e-posta adreslerinden birine yine 1996 yılının başında sahip oldum. O gün bu gündür, günümüz teknolojilerinin tarihi gelişiminin doğuşuna şahit olma imkanını yakalayan bir kuşağın mensubuyum. 80’li yıllarda teleks yerini faksa bırakmıştı ve 90’lı yılların sonunda da internet ve e-posta hızla faksın yerini almaya başladı. Yıllardır cebimizde taşımaya başladığımız Internet’in yaygın anlamda hayatımıza girişi neredeyse 20 yılını doldurmak üzere. BPS, Dial-Up, ISDN, DSL, A-DSL, Fiber vs. derken bugüne geldik. Dünya artık internet altyapısı üzerinden iletişim kuruyor ve her geçen gün veriler arttıkça, altyapıya ve hıza ilişkin talep aynı ortanda artıyor.
Dünya’da en hızlı internet sıralamasında Güney Kore ile birlikte İskandinav ülkeleri geliyor. Türkiye ise dünya internet hızı ortalamarında yer alıyor. Günümüz teknoloji liderliğini ve medeniyet seviyesi için bir kriter alınacaksa, bu bence internet hızı olmalıdır. Çin’in 5 yıllık kalkınma programında ilk 5 te yer alan kriteri, internet hızını 100 mbit lere çıkartmaktı. Bu ülkenin endüstriyel bir hedefi olarak programa alındı.
Türkiye dünyanın en büyük 17. ekonomisi. Türkiye’nin de , Türk insanında bir hedefi var, hayalleri var. 600 milyon USD nin üstünde yazılım ihracatı yapan gençlerimiz, yeni medya mecrası olarak tabir edilen İnternet medyası, yaşamını bu iletişim mecrası üzerinden kazananların tamamının bir beklentisi var. Bu kabaca, şu anda çalışan insanların 4:3 ünün talebi. İnternet altyapımız iş ve zaman kaybına sebebiyet veriyor. İnternetimiz hızlanmalı, bizler de hızlanacağız. İnternet hızlanacak, Türkiye de hızlanacak.
Eğer gerçekte bir sihirli değnek olsaydı herhalde bu yazı üstüne yapacağım iki iş olurdu. Biri herkese yabancı dil vermek, diğeri de kişisel asgari 100 mbit internet erişimi sağlamak.
Sağlıcakla kalın,
İsa DAL