Ülkemizin tekstil ve hazır giyim sektöründe 40 milyar dolarlık ihracat hacmi ile birlikte 5 milyon civarında kişiye üretim içinde istihdam sağlamaktadır. Özellikle son 10 yıl içinde gelişmiş batı ülkelerinin dışında kalan bölgelerde yapılan çalışmalar sonucunda, tekstil ve hazır giyim pazarımız artmış ve dünya ekonomisinde zaman zaman kendini gösteren “daralmalar” dan daha az etkilenir hale gelmiştir.
Rusya, Afrika, Asya ve Ortadoğu hracatının kendilerine özgü yapısı ile batı pazarından farklı olması, bu pazarlarda yer edinmek isteyen sektörlerin uyuma yönelik çalışmalarını arttırmıştır. Bu gelişmeler ışığında ürün çeşitliliği arttırılmış, satış ve pazarlama yöntemleri yeni bölgelere göre yeniden şekillendirilmiştir. Ürünlerin öncelikle “Türk” olmasından dolayı tercih edilmesi ile birlikte, “marka” ve “tasarım” ürünlerin ön plana çıkıyor olmasıda, satışta “katma değerli” döneme geçildiğini göstermektedir.
Son aylarda Güneydoğu ve GAP illerimize artan ilgi sadece turizm alanında değil, aynı zamanda ticari potansiyeli ile de dikkat çekmektedir. Gaziantep gibi sanayisi ile gelişmiş illerimizin yanında, gelişme potansiyeli yüksek Adıyaman ve özellikle de 6. teşvik bölgesinde bulunan Şanlıurfa ilimiz dikkat çekmektedir. Şaşırtıcı şekilde, iki milyona yakın nüfusunun yaş ortalamasının 18 lerde olması, gelecekte önemli bir potansiyelinin olduğunu gösteren önemli işaretlerden sadece biridir.
Dünyada eşsiz turizm potansiyeli, kültürel yapısı ve dillere destan mutfağı ise bölgenin cazibesini artırmaktadır. Dikkat çeken başka bir nokta ise, konum itibariyle Bağdat’ın İstanbul’dan daha yakın olmasıdır. 10 milyonun üzerindeki tüketici ile 600 milyar USD civarında ekonomik büyüklükten bahsettiğimiz Şanlıurfa ilimiz, önemli bir coğrafyanın merkezinde bulunuyor.
Anadolunun batısında kümelenmiş tekstil ve hazır giyim sektörünü güneydoğu bölgelerimize taşıma projeleri uzun yıllardır tartışılmakta ve tartışılmaya devam etmektedir. Sanayicilerimiz, cazip yatırım ve üretim imkanlarına karşın, tesislerini bir günden diğer güne, organize sanayi altyapıları ile 6. teşvik bölgesinde bulunan bu beldelere taşımaları pek mümkün olmayabilir.
Üretim veya pazarlama faaliyetlerinde bulunan firmaların her biri farklı modellerde bölgede yer alma şansı var. Buna bir “geçiş” ya da “taşınma” adı verilmesi, sanayici için sayısız soruları akla getirmesinden dolayı, yüksek risk algısı oluşturuyor. Bunun yerine mevcut bölgede varlığının yanısıra, geleceğin potansiyel fırsatı olarak ele alıp, bu bölgede varlık oluşturmanın muhtemel avantajları dahilinde, her firmanın “pazar” geliştirme stratejisi olarak ele alması daha rasyonel bir yaklaşım olacaktır.
Nitekim batılı ülkelerin gelişmekte olan ülkelerde yatırım yapmalarının tek sebebi ucuz üretim gücü değil, gelişmekte olan ekonomilerin, geliştikleri bölge çevresinde dinamik bir pazar oluşturmasıdır. Türkiye Moda ve Hazır Giyim Federasyonu olarak bölgenin sanayi potansiyeli ile kültürel potansiyelini harmanlayarak oluşturduğu etkinlik programları, sadece bölge halkına ümit vermekle kalmıyor, aynı zamanda “batılı” yatırımcınında bu bölgeye dikkatini çekme konusunda bir “model” oluşturuyor.
Bölge ile temasların sıcak tutulması ile atılacak her adım, ülkemizin batısı ile doğusunun buluşmasını ve çok yakın tarihlerde de kaynaşmasını sağlayacaktır. Bölge insanın yıllardır özgürlüklerini ve refahını engelleyen terör olaylarının son bulması, yapılan bu çalışmaları sadece ekonomik açıdan değerlendirmenin yanısıra, bir “Sevgi” ve “Barış” projesi olarak görmemiz gerektiğini gösteriyor.