Genç sanayici ve kobici rahatsız, rahatsız olacak tabii, bir tarafta geçmişten gelen pozitif ve negatif mirasın dengesi, bununla birlikte mevcudiyeti koruma ve büyüme baskısı. Ailemizden her zaman dolgun miras kalmıyor, bazende borçları ve veballeride üzerimize alıyoruz. Eskilerden diyeceğim, “Genç Subaylar Rahatsız” manşetlerini hatırlarız. Rahatsızlık kaynağımız ya mirastan ötürü, ya da size vaad edilen büyüyecek mirastan dolayıdır.
Peki lafı fazla dolandırmayayım, bizim gerçekte “Genç Sanayicilerimiz” neden rahatsız. Geçmişten gelen mirasın yüklemiş olduğu yükten oluşan ağırlık sanayiciyi rahatsız etmekte, çünkü artık “büyüme” gibi ortak bir sorumluluğumuz var. Büyüyen nüfus daha fazla istihdam gerektiriyor, bunu gerçekleştirmek için Kobi ve Sanayicide büyümek zorunda. Ancak burada “Genç Sanayicinin” önündeki engelleride kaldırmak gerekiyor. Türkiye ticaret ve sanayisinin üzerinde ben kendimi bildim bileli en büyük sorunu “sermayesizlik” olmuştur. Aklınız vardır, paranız yoktur ya da tam tersi bunları geçelim. Büyüme önündeki birincil engel yüksek FAİZ oranlarıdır. Ben oldum olası banka ve finansman meselesini kavrayayamamışımdır, ama bizzat hep şahit olduğum bankaların güneşli havada kobiye verdikleri şemsiyeyi, yağışlı havada geri istemeleridir. Paranın doğru zamanda ve doğru maliyette verilmesi lazım. Genç sanayicimiz bu parayı yönetebilir ya da yönetemez, bunu kontrol etmenin ve parayı “üsturublu” vermeninde yolları var elbette, yeterki istensin. 2000’li yılların ilk 10 yıllık diliminin sonuna yaklaştığımızda dünyada bir kriz yaşanır ve özellikle 2009 da büyümeler eksiye dönerken, bankacılık sektörünün halen yüksek karlılıklarını korumaları bana ayrıca “manidar” gelmiştir. Bir taraftan büyüme baskısı altındasınız, heyecanındasınız, diğer taraftan sermaye yetersizliğinden, büyümenin gerektirdiği gibi borçlanma gereksinimden dolayı FAİZ kıskacındasınız. İşte bu yüzden “GENÇ SANAYİCİ, GENÇ KOBİCİ” rahatsız. Biz geleceğimizi böyle bir adaletsiz denge üzerinde yürüsün istemiyoruz, yürütemeyizde.
Sevgi ve Saygılarımla,
İsa Dal