21. yüzyılda birçok savaşa şahit olduk. İrili ufaklı savaşlar, uzun sürenlerde oldu, çok kısa sürenlerde. Henüz başlarında bulunduğumuz bu yüzyılın savaşları sadece siyasi hakimiyet değil, temelde ekonomide üstünlüğü koruyabilme ile ilgili olduğunu artık çocuklar dahi biliyor.
Önümüzdeki günlerde müdaheleye söz konusu olacak olan Suriye ile ilgili, sınıra ve dolayısıyla olaylara en yakın büyük il olan Gaziantep’te bulunduğum süre içinde bu meseleyi sorgulama imkanı buldum. Sınır kapıları muhaliflerin kontrolünde olduğu için giriş-çıkışlarda sorun yok. Türkiye’ye giriş yapmış olması muhtemel 500 binden fazla Suriye’linin çoğu bu kapılardan geçmiş.
Gaziantep sokaklarında, özellikle de parklarda pek çok Suriyeli görmek mümkün. Erkekleri kapı kapı iş arıyorlar ve mecburiyetten bizlerin dönüp bakmadıkları işleri yapıyorlar. Görünüm olarak bizden hiçbir farkları yok, dil sorunu yaşadıklarıda pek söylenmez sanırım, zira çok hızlı adapte oluyorlar. Sevindirici olan bir nokta, ne kadar zor durumda olsalarda, asayişi tehdit edecek davranışlardan uzak duruyorlar.
Suriye’li kardeşlerimiz, Türkiye’nin bir çok ilinde, farklı sektörlerin adeta cansuyu olmuşlar gibi görünüyor. Elbette işleri hiçte kolay değil, neticede zorunlu olarak gurbet yaşıyorlar. Esed rejimi ile iligli basından duyduklarımızı onlarda teyit ediyorlar. Benim açımdan can alıcı soru tabii şu oldu. Sıfır sorun varken, ne oldu da birden işler 180′ değişti ? Sorunun cevabı çok basit.
Türkiye’de demokrasinin gelişmesi ve ekonominin güçlenmesi ile bölgede model ülke olması ve Suriye halkınında Türkiye’de yaşanan özgürlüğü istemeleri, diktatör Esed’in tabii ki hoşuna gitmemişti. Bu sebeple tipik bir diktatörün refleksini göstererek, şiddet ev baskı ile halkına zulmetmeye başlamıştır. Bunun yanısıra işin diğer bir yönü ise İran/Rusya bloğunun doğalgaz boru hattının Avrupa’ya geçiş noktasının olan Suriye ve Lübnan olmasıdır. Bu savaş olacaksa, umarım ülkeye özlenen barış, huzur, demokrasi ve refahı getirir ve masum insanların kanı daha fazla dökülmeden bir son bulur.
Bu arada gelecek olan barış döneminde Suriye’li çalışanların ülkelerine dönmeye başladıkları zaman bizim için ötelenmiş sorunların yaşandığı bir sürece gireceğiz. Türkiye üretim sektöründe geçici olarak çözülmüş görünen bu sorunun rehavetine kapılmadan, bir an önce bir sonraki adımı düşünüp hesaplamalıdır. Bunun için sorun büyümeden Türkiye Cumhuriyeti göçmenlik yasasını gözden geçirmelidir.
Sevgilerimle,
Isa Dal