Türkiye 12 Eylül ile birlikte son silahlı ihtilali görmüştü ve ardından “Neo-Putsch” veya “Post modern ihtilal” yöntemler devreye girdi. Önce Avrupa, Özal ı ve yaptıklarını “övdü”, daha sonra uluslararası ve yerel medya marifeti ile “dövdü”. Neden önce övüp sonra dövüyor peki ? Çünkü lönce sempatik görünüp, kendi çıkarları doğrultusunda kontrol etmeye çalışıyor, ardından ise Türkiye ve bölge üzerindeki menfaatleri doğrultusunda hareket edilmeyince de “dövme”ye başlıyor. Dövülmeye çalışılan belli de, gerçek dövmeye çalışan elini öyle pek kirletmeden, “güç” ve “para” ile işini halletiliyor. İşler böyle yürümüyor mu ? Zengin ve güçlü olan, işini yürütmek için başkalarını çalıştırmıyor mu ?
Hedef tahtası üzerindeki ülke Türkiye, hedef tahtası üzerindeki adam ERDOGAN. Son 1 yıldır Avrupa medyasında arttırılmış Erdoğan ve Türkiye karşıtlığı kampanyası ayarsızca devam ediyor. Her gün Türkiye de rejim karşıtı yazı yazıldığı iddiası ile tutuklanan gazeteciler yazılıyor. Bugün Alman medyasında Gaziantep te tutuklanan Fransız gazeteci yazıyordu. Bana göre bu gazetecinin “nedensiz” tutuklanmış olması ihtimali yoktur. O bölgede, gazeteci kimliğini kullanarak ajanlık çalışmaları yapanlar bir çok kez deşifre olmuştu.
Bu saldırılar sonucunda Türkiye Avrupa ya “sevimsiz” gösterilmeye devam ediliyor. Türkiye yi baskı altına alabilmenin ve yaptırımları uygulatmanın birçok dolaylı yöntemi var ve bunların herbiri sırayla uygulanıyor. Uluslarası karalama kampanyası ile kamuoyunda oluşan olumsuz algı sonucu, Türkiye artık bir tatil beldesi olarak görülmüyor. Dünyanın 5. büyük turizm ekonomisine sahip Türkiye yi baskı altına alma yöntemlerinden biri daha.
Avrupa da yaptığım müşteri ziyaretlerimde muhtemelen yarım saat iş konuşuyorsam, en az 3 saat Türkiye üzerinde oynanan oyunları ve bu oyunların taşıdığı amacı anlatmak için çaba sarf ediyorum. Avrupa açıkça uyuyor ve uyutuluyor. 15 Temmuz, Türkiye üzerinde hesapları olanların çaresiz kaldıkları son oyundu ve onu da beceremediler. 15 Temmuz a gelinceye kadar bir çok sivil “ihtilal” girişimi oldu ve bunların hepsini gördük yaşadık.
Avrupa da sanki bunlar olmuyor. Anlattıklarım ile her birinin gözleri açılıyor adeta. Avrupa nın herhangi bir ülkesinde sürekli meydana gelen skandalların altında yatan gerçek neden, o siyasetçinin “büyük abi” ye itaat etmemesinden kaynaklanıyor. İtaatsizlik sonucu işinden olanlar sadece vekiller değil, başbakanlar ve cumhurbaşkanları da olabiliyor. Bu konularda hassas olan Avrupa kamuoyu, önlerine sunulan en ufak sebeplere itibar ederek, insanları çok kolay “harcayabiliyorlar”.
Türkiye de harcanmak isteniyor. Ancak harcanamıyor. Çünkü Türkiye nin gözü açıldı. Bu kez öyle kolay harcayamayacaklar da ! Darısı Avrupalıların, Afrikalıların, Orta Doğululuların, kısacası tüm dünyanın başına…
Sevgilerimle,
İsa DAL
12.11.2016
Köln