Kalp damar rahatsızlığında tıkanan damarların yerine bünye kapiler denilen kılcallar oluşturur. Bu kılcallar tıkanan ana damarın işlevini yerine getirmeye çalışsada bir hastalık sonucunda ortaya çıkarlar. Dedikodu, ikiyüzlülük ve arabozuculuk hasta bir bedende oluşan kapiler gibi ortaya çıkıyor.
İnsanlık mertebesinin dibi diyebileceğimiz bu hastalıklar, maalesef insanlığa öyle nüfuz etmiş ki, nesiller bunu olağan bir refleks olarak görmektedirler. Dedikodu hastalığının bulaştığı yerde, vücudun ahlaki ve etik bağışıklık sistemi zarar görmesinden dolayı, kişinin ahlaki sistemi çöküyor ve adeta konuştukça ve öksürdükçe bu virüsü çevresine yayıyor.
Bu virüs gurubunun bir türevi ikiyüzlülükte ise yol bulduğu yere salınan bitki kökü gibi, o anda oluşan şartlara göre güzergah belirleyip değiştirir. Niccolo Machiavelli’nin yönteminde olduğu gibi, kapilerin ulaşmaya çalıştığı yolda ilerlerken her türlü dedikoduyu, ikiyüzlülüğü ve arabozuculuğu mübah sayan ve bu yolda anarşiyi bir araç olarak kullanan hasta bünyeler, sağlıklı bedenlere bulaştırmak istedikleri ölümcül virüslerini zerk etmeyi bir yerde amaç edinmişlerdir.
Denizli iş dünyasında son iki haftadır yaşanan olaylar, adeta bir bulaşıcı virüs gibi dilden dile, oradan bedenlere kadar nüfuz etmiştir. Kaynağı belli olsa da, asıl virüs taşıyıcılarının göstermiş oldukları performans burada ticaret erbabının ahlaki yapısından dolayı, virüsün kaynağından çıktığı gibi yok edilmesini engellemektedir. Burada üzerimize düşen görev, virüsün kaynağını görmek ve bilmek ve sonrasında yayılmasına sebep olan dedikodu, ikiyüzlülük ve sonucunda ortaya çıkan anarşiye yol vermemektir. Geçmişte de gördük ki, fiziksel bir eylem gibi görünmesede, sonucunda oluşan fiziksel darbın oluşturduğu tsunami karşısında en babayiğit bünyeler bile sarsılmaktadır.
Sonuç olarak “Allah kimseyi doğru yoldan şaşırtmasın” diyorum.
Sevgilerimle,
Isa Dal