Ben adamı gözünden anlarım


“Ben adamı gözünden anlarım” lafını eskiler çok kullanır. İyi bir esnaf gelen müşterinin alıcı mı, pazarlıkçı mı, üçkağıtçı mı olduğunu anlar, ve hatta muhabbetede gelen kişiye göre yön verir.

Ben bir ihracat pazarlamacısı olarak müşterinin ülkesine göre kültürünü iyi tanıyıp ve mümkünse dilinden azda olsa birşeyler konuşabilmek zorundayım. Her müşterimizin kendi ülkesinde bölgesine göre de ayrı bir dünyası vardır. Karşı tarafı ne ölçüde çözümlemişseniz, o ölçüde sizi kendine yakın hisseder. Bunun için mümkünse o kültürün içinde yaşamış olmak ve dili konuşabiliyor olmak size çok büyük avantaj sağlayacaktır.

Hatta görüşmelerden önce o ülkenin gündemi ve sektöre ilişkin konular hakkında bilgi sahibi olmanız, müşterinizin sizinle geçireceği süreyi uzatacak ve güveni arttıracaktır.
Bu işin dışındaki ilişkilerde de geçerli değil mi ? Eğer komşunuz sizden farklı bir etnik gruba mensup ise, sizin onun kültürü ve tarihi hakkında ne kadar az bilgi sahibiyseniz, o oranda siz birbirinize kendizi uzak hissetmeyecek misiniz? Önyargı dediğimiz şanssız hadise sonucunda, toplumlar araştırmaya gitmeden kişileri önyargılar ile yaftalamıyorlar mı ? İnançlısı dinsizini, dinsizi inananını yaftalar, kürdü türkünü, türkü çerkezini, arabı süryanisi derken bilgi sahibi olmadan önyargılar ilişki mesafelerimizi belirler.

Bilgisizilik ve cehaletini getirdiği önyargı, toplum içinde karşılıklı korku ve kaygınında temel sebebidir. Halbuki “taraflar” birbirlerini tanıyor olsalardı, kimse kendini tehdit altında hissetmez ve durması veya ilerlemesi gereken noktayıda çok iyi bilirdi.

Bu nedenle önerim, mutlaka en nefret ettiğiniz toplum içindeki bir gurubun temsilcisi ile oturup konuşun ve kaygılarınızı, endişelerinizi, korkularınızı ve nedeni anlatın ve onunda buna ilişkin düşüncelerini “bir” dinleyin. Bu işi öyle hemen bir günde kavrayabilmek mümkün olmayacaktır ve hatta yıllarda alabilir.

Şunu unutmamalı ki, burada karşılaşan sadece teorik kuramlar değil, temelinde ayrılıkların nedeni “pragmatik” yapıdan ziyade “dogmatik” yapılardır. Benim toplumumuzda gördüğüm ve gözlemlediğim sorunların temelinde işte bu yatıyor. Düşünce açısını geniş tutmakla önyargılardan kurtulmak ve araştırıp öğrenmekte kesinlikle “fayda” var.

Sevgilerimle,
İsa Dal

Beğendiniz mi? O halde paylaşın