Yurtdışı seyahatlerim nadirede olsa turistik bir kısmı olabiliyor. Bunların en ilginci benim için kuşkusuz ABD, Meksika ve Kanada da varlığını yüzyıllardır sürdüren Amiş (Amish) ler ile tanışmam oldu.
Almanya ve İsviçre den 17. Yüzyılın sonunda askeri zulümden kaçarak ABD nin önce Pennsilvanya eyaletine yerleşen Amiş’ler, bugün 300 bin civarında nüfusları ile üçyüz yıldır aynı gelenekleri sürdürmeye devam etmekteler. Modern dünyanın birçok bağımlılıklarını kullanmayı reddeten bu hristiyan topluluk, tarım ve el işleri ile yaşamlarını idame ediyorlar.
Komünal sayabileceğimiz bu topluluğun evlerinde ne elektrik bağlantısı var, ne telefon, ne televizyon ne de internet var. Kıyafetleri halen ilk geldikleri dönemlere ait, sade, gösterişten uzak muhafazakar çizgiyi sürdürmekte. Araba kullanmıyorlar ve ulaşımlarını at arabaları ile gerçekleştiriyorlar.
İlginç olan, çocuklarını 16-20 yaş arasında serbest bırakmaları ve dış dünya ile istedikleri şekilde iletişime geçmelerine izin veriyor olmaları. 20 yaşın sonunda çocuklar bir seçim yapmak zorunda kalıyor. %90 ı “Amiş” olarak kalmayı ve kalan %10 u ise modern dünyada yaşamayı tercih ediyorlar.
Bu karardan sonra hiçbir şekilde Amiş toplumu/komünü içinde yer almalarına ve geri dönüşlerine müsade edilmiyor. Amiş ailesi ortalama olarak sekiz çocuğa sahip ve bu nedenle her 20 yılda bir nüfusları katlanıyor. Tarım alanları kısıtlı olmasından dolayı büyürken sıkıntı yarşıyor olsalarda, zanaatkarlığı gelişmiş Amiş’ler, marangozluk, demir işçiliği, tekstil dokuma ve dikişinde göstermiş oldukları hünerler sayesinde yaşamlarını mütevazi şekilde sürdürebilmektedirler.
Bütün bu enteresan hikayeleri bir kenara bırakın, bu insanların kendi toplumları içinde çok mutlu oldukları her hallerinden belli. Günümüzün modern toplumlarında gördüğümüz birçok sorunlar Amiş’lere çok uzak. Amiş’lere yakın yaşam süren Anadolu’da birçok toplulular var aslında.
Bunlar biz modern insanlara göre ilkel ve “sefil” görünse de, insan doğasına daha yakın bir yaşam sürmeleri, onları bizlere göre çok daha mutlu ve sağlıklı kılıyor. Bu nedenle Anadolu’nun henüz bozulmamış saflığının değerini bilip, bunları korumanın modern toplumumuza bir “ışık” vermesi açısından önemli olduğunu vurgulamak istiyorum.
Modern bir yaşam için ödediğimiz bedeli düşünecek olursak, arada zaman zaman kıyasa gitmemek bir kayıp olur. Özellikle de toplumların bitmek bilmeyen “ego”larının ve açgözlülüğün başlarına açtığı sorunları gördükçe, eskilerin yaşadıkları geleneksel yapısına öykünmüyor değilim.