Bizim Desenci Kız


Geçen günlerde yaptığımız bir toplantıda bu tabiri tebessümle karşıladık. Bir tasarımcımız, işyerinde halen 15 yıldır “Desenci Kız” olarak çağrılmakta olduğunu anlatmıştı.

“Desenci Kız” ironisi, sadece tasarım alanında değil, farklı sektörlerin birçok mesleki alanında, mesleki ünvanın ve iş tanımının yerini bulamamış alanlarda karşılaşıyoruz.. Bu sebeple özellikle tasarımcılarımız, sektöre olan haklı kırgınlıklarını her fırsatta dile getiriyorlar. “Piyasa” henüz tasarımcılarımıza hak ettikleri değeri verme olgunluğuna ve zamanına erişebilmiş değil. Bu seviyeye ulaşmamız, ancak gereksinimlerle birlikte algı ve kültürün arttığı ölçüde gerçekleşecek.

Yine de bu zamanın çok yaklaştığını söyleyebilirim. Bu alanda son yıllarda özellikle Denizli’de yapılan birçok iş var, yeter ki tasarımcılarımız bu çalışmalara destek versinler ve kendilerini geliştirmeye gayret etsinler. Özellikle ekonomi bakanlığının tasarım yarışmalarına verdiği kapsamlı desten ve son “Tasarım ve ArGe” tebliği ile artık tasarımın ne kadar önemsendiğini görebiliyoruz.

Bu bağlamda “tasarımcılarımız”ın da kendilerini imkanların verdiği ölçüde geliştirmeye gayret etmeleri gerekiyor Aksi takdirde bu karşılıklı “Desenci Kız” – “Sömürücü Patron” gibi “sığ” çekişmelerin sonu gelmeyecektir. Bu alana reklam vermek için tıklayınız 20 yılı aşkın tekstil üretim, pazarlama ve tasarım deneyimimle, 45 yaşından sonra Moda ve Tasarım alanında yüksek lisans yapan biri olarak, Moda ve Hazır Giyim Federasyonu gibi bir kurumda başkan yardımcısı olabildiysem, herhalde benim de bu konuda bir iki kelam etme birikimimi “sığ” bir bakış açısıyla karşılamaktan ziyade, biraz geniş açıdan değerlendirmek gerekirdi.

Gelelim benim “Güzel Sanatlar” fakültesi, daha doğrusu “Sanat ve Tasarım” fakültesi talebime ilişkin gelen tepkilere. Öncelikle sanata, sanatçıya ve toplumun buna olan ihtiyacını sorgulamayı herhalde düşünmeyiz değil mi ? Bu bakış açısıyla yaklaştığımız zaman zaten bütün bunlara ne gerek var diyebilir miyiz ? Elbette bu işe ne kadar “sığ” ya da “geniş” baktığınıza bağlı. Burada yetişecek kişilerin hepsi tasarımcı olarak çalışmayacak merak etmeyin.

Amacımız tasarımcı sayısını arttırarak, piyasayı düşürmek hiç değil :). Burada hedef ancak toplumun içine “sanat” ve “tasarım” aşısı yapmak olabilir. Toplum olarak bu alanda almamız gereken çok uzun yol var ve her iş te olduğu gibi, bu iş te de adeta iğneyle kuyu kazıyoruz. Biz “sanat” ve “tasarımın” toplumumuzun geleceği olduğuna inanıyoruz. Ancak bunları gerçekleştirebilirsek, sürdürülebilir sağlıklı bir sanayi toplumu oluşturabileceğiz. Çevreye duyarlı, estetik bakış açısına sahip nesillerle toplumumuzu şekillendirmeliyiz. Buna inanan ve bu doğrultuda çalışan herkesi yürekten tebrik ediyorum.

Beğendiniz mi? O halde paylaşın